Sevgi Nedir


Sevgi, insanlığı hem bu dünya yaşamında hem de ebedi yaşamda kurtuluşa ulaştıracak en önemli vasıtadır.

Bazen Büyükşehirlerin girişlerindeki otobanlar kadar önümüzde açılır, uzun ince hayat yolu. Ancak hiç umulmadık bir anda bir patikaya da dönüşebilir. Hatta ıssız çöllere, vahşi yaratıkların kontrolünde olan, gün ışığı düşmemiş tehlikelerle dolu yağmur ormanlarının ortasına da götürebilir veya geçit vermez uçurumlarla da kesişe bilir yolumuz. Ya da tamamen güvenli olduğuna inandığımız bir asfalt yolda aheste aheste ilerlerken kayalar dökülebilir, çığda inebilir yolumuza...
Bunları düşünmekle bir korku, bir ürperti oluşur insanın yüreğinde. Fakat insanı böylesine belirsizliklerle dolu bu yola uğurlayan Yüce Yaradan’ın, aslında tüm bu engelleri aşabilecek maddi ve manevi birçok kabiliyeti ve imkânı da bizlere vermiş olmasını hatırlamamız yüreğimizi ferahlatır.
İnsanlara hayat yolunda sağ salim ilerlemeleri hususunda sunulan en önemli özellik akıldır. Akıl ise yanan bir meşale gibidir. Bu meşaleyle yuvalar aydınlatılıp, ısıtılacağı gibi; yuvalarda yakılıp, yok edilebilir.
Dolayısıyla aklın insana fayda sağlayabilmesi için "işlenmesi" bazı filtrelerden geçmesi gerekir ki, en önemli filtrede sevgidir. Sevgi süzgecinden geçen akıl, insanı iyiye, güzele yönlendirmekle beraber hayat yolundaki muhtelif tehlikelere karşı tedbirler alabilmesini de sağlar.
İşte bu tedbirlerden biriside, belki de en önemlisi iyilik yapmaktır. Bir başka insana ya da canlıya yapacağımız iyilikler; uzun ince hayat yolunda tehlikeleri ve kötülükleri savuşturacak bir paratoner, karanlık gecelerde bir ışık, yolumuzu şaşırdığımız bir anda pusula, uğradığımız zararları telafi edecek bir sigorta poliçesi, çok sıkıştığımızda ummadığımız bir yerlerden bize sunulan ikramiye ya da yolumuza dökülmüş kayaları, çığı temizleyecek bir güce dönüşecektir.
Kısacası yapılan iyilikler "bumerang" misali daha büyük bir iyilik olarak, mutlaka iyiliği yapan kişiye dönmektedir.
Derler ya; "iyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir." Ayrıca yapılan iyiliğin mükâfatı sadece bu dünya yaşamıyla da sınırlı kalmaz.
Her yüce dinde, Ahret yani ölümden sonraki hayat inanışı vardır. İnanan insanlar için ise ölüm ebedi hayata doğuştur.
İşte bu uzun ince yolda yapılacak iyilikler, bir bilgisayar oyununda marionun puan toplayarak, oyunun daha zor olan diğer safhalarında bu puanlar sayesinde avantajlar elde etmesi gibi, iyiliklerde uzun ince hayat yolumuza serpiştirilmiş gül tomurcuklarıdır ki, bunlardan ne kadar çok toplayabilirsek ebedi yaşamımız o derece güzelleşecektir.
Işıl ışıl parlayan gözler, yüzler görürüz ya, işte onların yüreklerinde kocaman bir sevgi ateşi yanmaktadır ve o kutsal duygu sayesinde iyilik yapma fırsatını en iyi şekilde değerlendirerek yüreklerinin ve beyinlerinin pırıl pırıl aydınlanması lütfüne nail olmuş müstesna insanlardır.
Kalplerindeki o yüce ışıltı, yüzlerinden ve gözlerinden yansımakta. O seçkin insanlardan olabilme şansı tüm insanlara aynı oranda verilmiştir. Zenginine de, fakirine de, güçsüzüne, kuvvetlisine de. Çünkü iyiliğin ölçüsü yoktur. Önemli olan iyilik yapma fırsatı ele geçtiğinde taşı gediğine koymak hüneriyle bunları değerlendirebilmektir.
Bununla beraber çoğu zaman yardım ya da iyilik istemek için bize açılan eller belki de bizi bir kötülükten korumak veya bir dardan kurtarmak için uzatılmış bir kurtarıcı elidir. Dolayısıyla başkalarına yardım veya iyilik yaptığımızı sandığımız bazı durumlarda aslında farkında olmadan kendimize iyilik etmiş olduğumuzu da unutmamalıyız.
Bu kadar acizane sözden sonra bir büyük sözüyle Sevgi duygusunun yaşama yansıması olan iyiliğin tarifini yaparak yazımı noktalıyorum; "iyilik bir başkasının yüzünde gülümseme oluşturan şeydir."
İyilik eden iyilik bulur, kötülük eden kötülük bulur. Zira Allah imhal eder (mühlet verir), ihmal etmez. Er geç İlahi adalet tecelli eder. (BEYDEBA)
Yüce Allah cümlemizi fenalık yapmak huyundan uzak tutsun! İyilik yapmakla kazanan kimselerden etsin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder