Ayaz Paşa Caminin Çok Özel Tarihi ve Ayazpaşa'da Ramazan

Ayazpaşa Camii, Erzurum'un orta yerinde, Şehrimiz tarihinde çok özel yerleri olan Ulu bir Camimizdir.

Ayaz Paşa Camii Erzurum’daki Osmanlı eserlerinin en eskilerindendir. 1558 yılında yapılmıştır. Erzurum Kalesinin kuzeyinde, kale surlarının gölgesindeki, Şehrin en eski mahallerinden biri olan Ayaz Paşa Mahallesindedir. Yakınlarında Kurşunlu ve Pervizoğlu camileriyle beraber Erzurum’un eski çarşılarından kavaflar, kevelciler ve kalaycılar çarşısı bulunmaktadır.


Ayazpaşa Camii, Erzurum'un orta yerinde, Şehrimiz tarihinde çok özel yerleri olan Ulu bir Camimizdir. Erzurum'a özgü bir güzellik olan ve her yıl Aralık ayının ortalarında başlayıp, Ocak ayının ortalarında Duası yapılan 1001 Hatim okumaları Ayazpaşa'da Büyük Alim Osman Bedreddin zamanında başlatılmış ve halen devam etmekte. Hatimle Teravi Namazı kılma geleneğini de Erzurum Müftülerinden Sakıp Efendi Ayazpaşa'da başlatmıştır ve halen devam etmekte.


Ayaz Paşa Camii hakkında, İbrahim Hakkı Konyalı’nın Abideleri ve Kitabeleriyle Erzurum Tarihi” adlı eserinde şu bilgilere yer verilmiştir: “ Mabed ve son cemaat yeri dam örtülü olan Ayaz Paşa Caminin kapısı üstünde başka bir mimari abideden alınmış hendesi şekillerle ve çiçek motifleriyle süslü bir taş vardır. Mabedin üstünü örten büyük ve kaim direkler üstlerine güzel bir yazı ile Ayetelkürsi yazılmıştır. Mabedin minaresi solundadır. Minarede eski bazı çini parçaları vardır.

Mabette: Yazılı kıymetli bir levha gördüm “Allah için kim bir mescit yaparsa Allah ahrette onun için bir ev yapar” manasına gelen bu hadisi 1788 yılında Yusuf Eenni Efendi yazmıştır. Bu Konya valisi Kemali Paşanın babası Galip Kemali Söylemezoğlu’nun dedesidir.*
Mabette çok kıymetli bir seccade gördüm. *

Camide gördüğümüz kaide kuturları 30, üst kuturları 20 ve boyları 75 santim olan iki tunç şamdanın üstlerine şu kitabe hak’edilmiştir.* Bu iki şamdan (şem’edan) 1783 de Birinci Abdülhamit zamanında Erzurum’a gelen sabık Sadaret Kethüdası Hacı Mustafa Efendi tarafından kardeşi eski Erzurum valilerinden, Hıfzı İbrahim Paşa’nın ruhunu taziz için vakf edilmiştir.

“Vezir Kethüdası” şöhretini taşıyan Hıfzı İbrahim paşa 1777 ve 1780 yıllarında iki defa altışar ay Erzurum’da valilik yapmıştır. Erzurum’da ölmüş ve bu camiin mezarlığına gömülmüştür. Mezarını ve mezar taşını bulamadık. H. 1194 yılında öldüğünü tahmin ediyoruz. İbrahim Hıfzı Paşa camiin avlusuna son valiliği zamanında 1194 yılında çeşmeler yaptırmıştır. Bu camiin medresesini H. 1230, M. 1815 yılında Şeyh Zade Efendi yaptırmıştır.

Ayaz Paşa Camii, Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1558’den 1560 yılına kadar Erzurum’da valilik yapmış olan Ayaz Paşa yaptırmıştır. Erzurum salnamelerinde adının yanına şunlar yazılmıştır. “Erzurum’da halen mamur ve mükemmel bir camii ve hamamı ve evkafı malum esi vardır. Ayaz Paşa aslen Arnavuttur. Birçok beylerbeyliklerde bulunmuş ve 1549 yılında Diyaribekir ve sonra Erzurum Valisi olmuştu. Erzurum Valisi iken isyan eden Şahzade Beyazıd’a nal ve mıh verdiği anlaşıldığından azledilmişti. Sicil-i Osman müellifi H. 967 de öldüğünü yazar.

Camiin avlusundaki medreseyi 1799’da Şeyh Zade Ömer Efendi yaptırmıştır. * Camiin çeşmelerini 1780 yılında Erzurum valilerinden İbrahim Hıfzı Paşa yenilemiştir.”

Caminin Hazîresinde birçok mezar var. Bunların kimlere ait oldukları hakkında bir bilgiye ulaşamadık. Yalnızca caminin batıya bakan pencerelerinden birinin hemen önündeki siyah sal taşlarla çevrilmiş mezarın, 93 harbinde Aziziye tabyalarındaki savaşa katılarak şehit olan, bu caminin müezzinlerinden Hacı Abdullah Efendiye ait olduğu rivayet olunmaktadır.

*Yukarda bahsi geçen, İbrahim Hakkı Konyalı’nın gördüğünü söylediği “levha, seccade ve iki tunç şamdan”ları 02.04.2013 tarihli ziyaretimizde camide göremedik. Buradaki görevlilerde bunlarla ilgili bilgileri olmadıklarını söylediler.  

*1815 yılında Şeyh Zade Efendi tarafından yaptırıldığı söylenen Medreseyle ilgilide cami çevresinde herhangi bir kalıntıya da rastlamadık.

Erzurum tarihinde Ayaz Paşa Camiiyle ilgili çok önemli bir hatıra saklıdır. Tarihte 93 harbi diye anılan 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Gazi Ahmet Muhtar Paşa komutasındaki ordu Erzurum şehrini çevreleyen tabyalarda Rus ordusuna karşı mücadele etmektedir. Erzurum’da yaşayan Ermenilerden bir grubunun ihanetiyle 8 Kasım gecesi Aziziye tabyalarından birine giren Ruslar burada bir katliam gerçekleştirmişlerdir.

Gece yarısı davullarla uyarılan Erzurumlular, kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, çocuğuyla, ellerine silah olarak ne geçerse, kazma, kürek, balta, bıçak, Aziziye tabyasına doğru hücuma etmeye hazırlanırlarken,  Ayaz Paşa Camisinden vakitsiz okunan bir Ezan vatan müdafaası için koşan kahramanların maneviyatını şahlandırıyordu. 

Bu ezan başka bir ezandı. İhlâs ve sadâkatle öyle okunuyordu ki, Erzurum'un dağı-taşı, deresi, tepesi, yamaçları, ağaçları sanki dile gelmiş, ezanı tekrar ediyorlardı. Ezan sesi dalga dalga yayılıp, ufukları aşıyordu. Bu ezan halka bambaşka bir şevk ve cesaret vermişti. Okuyanda bir başka hâl vardı. Erzurum halkı büyük bir heyecan ve cesaretle Allah Allah nidâlarıyla, Aziziye tabyalarını işgal etmiş olan Moskofların üzerine hücum etti. İşte o gün, tarih sahnesine bir kahramanın, Nene Hatun’un çıktığı gündü.  

İlk hücumda Moskof dağılmaya başladı. Erzurumlu miralay Bahri Bey, halkı gazâya teşvik için haykırıyor; "Urun kardaşlarım, dadaşlarım urun!" diyordu. Erzurum halkı bir çırpıda Aziziye tabyalarını Ruslardan boşalttılar.

Ayazpaşa'da Ramazan

Gündüzü, Kuranla, namazla, oruçla ne güzel
Cıvıldaşır şadırvanında serçeler

Hu çeker Abdullah Efendinin
Kara taşlı Kabri başında güvercinler

İkindiden sonra Kalenin gölgesi düşer bahçeye
Oruçlu yürekler deruni bir haza bürünür

Ve gün solarken ufuklarda
Akşam iner Şehre dağlardan yavaş yavaş

Akşamın Ezanıyla gök kubbe yankılanır
Oruçlar açılır iftar eder Müminler

Bin bir Hatimler Ocağı Ayazpaşa'da
Buluşur Kuran aşığı gönüller

Kılınırken saf saf Teravih Namazları
Okunur cüz cüz Hatimler

Bir nur huzmesi olur da yükselir bulut bulut dualar
Aminlerle Ayazpaşa’dan yıldızlı semaya

Sabahın Ezanıyla gece kalkarken Şehrin üstünden tül tül
Rahmet bereket mağfiret müjdeleri parıldar
Güneşten önce ufuklarda ışıl ışıl

İsmail Hakkı Kavurmacı




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder