12 Mayıs 2024 Pazar

Doğal ve Tarihi Güzellikleriyle Özbek Köyü

Köyün çevresinde birçok piknik alanı mevcuttur. Özbek’in, Sakalıkesik köyü yönü çıkışında, eski bir değirmenin yanında “Gandara” denilen ağaçlık güzel bir yer var. Değirmenin altından kaynayan birde kaynak (Göze) var. Köylüler bu gözeye “Perili su”  diyorlar.  Değirmenin önünden de, içinde bolca balık bulunan gürül gürül bir çay akmakta.  

                     Köyün güneyinde Maşatlık denilen eski kavimlere ait mezarlık

Eski Değirmen

Haziran ayında, çayın çevresindeki çayırlar, sarı saç bağları ve allı morlu çiçeklerle çok hoş bir görünüme bürünmekte. Özbek köyünün batısında Dereboğazı (Haydarı) köyü, kuzeybatısında da Aşağı ve Yukarı Zerdige (Yenice) köyleri bulunmakta.

Özbek’te Erzurum’un en meşhur “Nalbant”ıyla karşılaşıyoruz. Erol Çelebi, Köyün Muhtarlığıyla beraber, dede-baba mesleğini sürdürmekte. Erol ustanın yedi erkek kardeşi var. Babaları Rahmi Usta vefat edince, bayrağı Erol Usta devralmış. Henüz köylerde traktör kullanılmaya başlanmadığı dönemlerde, tarla sürmek, harman dövmek, ürünleri taşımak gibi birçok tarımsal işlerde öküzlerden yararlanılmaktaydı. İşte bu devirlerde Erol Ustanın dedeleri ve babası Rahmi Usta Erzurum çevresinin en önemli şahsiyetlerindendi. Çünkü öküzlerin nallanma işini onlar yapmaktaydı. Çevre köylerden hatta uzak köylerden de insanlar, at ve öküzlerini Rahmi Ustanın nalbant dükkânına getirirlermiş. Öküzler, kurban kesiminde yapıldığı gibi yatırılır, ayakları bağlanıp, tırnakları keskilerle temizlenir ve nal çakılırmış. Traktör yaygınlaştığından şimdi artık köylerde öküz kalmadı. Ancak atlar hala ufak tefek taşıma işlerinde, köyler arası yolculuklarda ve tarlaya gidiş gelişlerde köylülerin vazgeçemedikleri yardımcıları. 
Köyün Harman Yeri

Bununla beraber Erzurum merkeze bağlı köylerde birçok Cirit kulüpleri mevcut. Cirit atlarının nallanması ise ayrı bir dikkat, özen ve önem gerektirmekte.  Dolayısıyla pek bilinmese de “Nalbantlık" hala popüler bir meslek ve Özbek Köyünde yaşamakta olan Erol Usta’da en meşhur nalbant olarak cirit kulüplerinin gözdesi.
Özbek köyünden Erzurum yönüne doğru ilerliyoruz. Köyün yaklaşık iki kilometre uzağında; çam, kayın, söğüt ve kavak ağaçlarından oluşan, ortasından da, çevresinde su kuşlarının uçuştuğu, dupduru bir çayın aktığı büyükçe bir fidanlıkla karşılaşıyoruz. Fidanlığın yakınlarında, suyu ve çamurunun birçok hastalıklara (cilt hastalıkları ve romatizma ağrılarına) şifa olduğu söylenen “Boralık” denilen doğal bir kaynak bulunmakta. “Uyuz Gözesi” de denilen bu kaynağın çamurundan sürünüp, suyuyla yıkandıktan sonra dinçlik hissi verir insana. Fakat bakımsızlıktan şuanda büyük havuz kapanmak üzere. Sadece küçük bir kaynak var. İnşallah gereken ilgi gösterilir de bu şifa kaynağı da yok olmaktan kurtarılır.    

Fidanlığın çevresinde Mayıs, Eylül-Ekim aylarında piknik yapılabilmekte. Mayıs da ilkbaharın tüm coşkusunu görmek mümkün, Eylül-Ekim aylarında ise çayırlar biçilip kaldırıldıktan sonra özgür kalır kırlar ve işte o zaman bu fidanlıkta ayrı bir havaya bürünür. Sararan, kızaran yapraklarla renk cümbüşü oluşur. İkindi sonrası semaver çayını yudumlarken, sessizlik, sakinlik ve durgunluk tam anlamıyla bir sonbahar hazzı yaşatır insana. 
Özbek Köyü Cami İçi

Fidanlığın karşısında dik bir dağ var. İsmi “Kızıl burun.” Sohbet ettiğimiz köylüler, eskiden bu dağın tepesinde bir mezar olduğunu, çevre köylerden, hatta Şehirden insanların burayı ziyarete geldiklerini, dualar edip, adaklar adadıklarını;  yakın bir zamanda ise, Sakalıkesik köyünden bir çobanın, dışarıdan gelen yabancılarla burayı kazarak kazanlarla altın çıkarıp, götürdüklerini söylediler. Fidanlığın yanı başında Sakalıkesik Köyü.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder